Türkiye’nin Günümüz Makro Ekonomik Veri Analizi Üzerine Önerme: Nicel mi yoksa Nitel Araştırma Yöntemleri mi ?
Prof.Dr. H.Şaduman Okumuş
TEMAR Yönetim Kurulu Üyesi
Son zamanlarda, Türkiye’nin makro göstergeleri ve Merkez Bankası bilanço rakamlarındaki tutarsızlıklar, örtülemeler, bazı rakamların yayınlanmaması ve yayınlanan rakamların gerçekliğine olan güven eksikliği uzmanlar tarafından sıklıkla ifade edilmektedir[1]. Bu duruma en belirgin örnekler, Merkez Bankası bilanço rakamları ile enflasyon rakamlarıdır. Örneğin; Merkez Bankası’nın 31 Aralık 2021 tarihli bilançosuna kaynağının ne olduğu bilinmeyen 130 milyar TL’lik bir kar yazılması sonucunda bilançonun 60 milyar TL kar ile kapatılması uzmanlarca açıklanamamıştır. Bir diğer örnek ise, geçtiğimiz 27 Aralık-25 Ocak dönemine ilişkin Merkez Bankası bilanço rakamlarıdır. Bu dönemde, Merkez Bankasının net döviz pozisyonun sadece 634 milyon dolar arttığı brüt rezervlerin ise; 1.1 milyar dolar azaldığı görülmektedir. Yani; 4.3 milyar dolar artış olması gerekirken tersine brüt reserv kaybı olmasının nereden kaynaklandığı yine uzmanlar tarafından açıklanamamaktadır. Bu duruma ilişkin olarak “Döviz satışı yapıldı mı?” sorusu, Merkez Bankası tarafından yapılmadığı yönünde açıklanmıştır. En az uzmanlar kadar toplumda da hararetli tartışmalara neden olan bir diğer makro ekonomik sorunsal ise; kamu kurumları tarafından yayınlanan enflasyon rakamlarının inandırıcılığıdır. 2021 yıl sonu itibariyle tüketici bazlı enflasyon rakamı TÜİK tarafından yüzde 36,08, İTO tarafından yüzde 34,18 ve ENAG tarafından yüzde 82.81 olarak ölçülmüştür. Kamu kurumları tarafından açıklanan bu enflasyon rakamlarına toplumun büyük çoğunluğu kuşkulu yaklaşmaktadır.[2] İlaveten, geçtiğimiz üç yıl içerisinde görevi fiyatları ölçmek olan TÜİK ile görevi fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası başkanlıklarının üç kez değiştirilmii olması da sorunsala katkı sağlayıcı önemli bir unsurdur.
Bilindiği üzere, herhangi bir ülke ekonomisinin bilimsel bir yaklaşımla gerçek durum tespiti ve ileriye yönelik öngörülerinin yapılabilmesi için rakamlara yani; veri setine ihtiyaç vardır. Veri setinin tutarsız ve şaibeli rakamlara indirgendiği bir nicel araştırmanın bilimsel olarak güvenirliği ise şaibelidir. Zira, sadece rakamlara indirgenmiş bir veri seti aslında anlamını da yitirmiştir. Ekonomiye ilişkin rakamlar tutarsız ve üçüncü kişilere güven vermiyorsa ve hatta tutarsızlıklar içeriyorsa, bu türden veriye dayalı hangi bilimsel çalışma güvenilir olarak kabul edilebilir ? Bu çalışmalar istatiksel güvenilirliği olan sonuçlar üretebilir mi? Sağlıklı öngörüler üretmesi beklenebilir mi? Yöntem ve modelleme çok ileri düzeyde bile olsa, en gelişmiş istatistik ve ekonometri programlarını da kullanılsa, elde edilen sonuç tehlikeli bir şekilde yanıltıcı olacaktır.
Son dönemlere ilişkin ilişkin ülkemiz makro göstergeleri ve Merkez Bankası bilanço rakamları da anlamsızlaşmıştır. İstatiksel anlamda anlamsız olarak nitelendirebileceğimiz bu rakamları baskı altında tutabilecek bir başka unsur daha mevcuttur: ekonomik politika/strateji veya taktikler yardımıyla ekonomiye yön veren kamu kurum yöneticilerinin ani ve sıklıkla yapılan görev değişimleri. Diğer bir konu ise; bir takvim dahilinde yayınlanan istatistiklere dayalı analiz ve değerlendirmelerin geriye dönük olması nedeniyle tarihsel niteliğinin de baskın olmasıdır. Dolayısıyla, günümüz politik ekonomisinde yaşanan hızlı, ani ve yönü kestirilemeyen gidişatı bu tarihsel verinin yansıtamayacağı da açıktır. Diğer bir ifadeyle; süreç içerisinde veri setinin oluşturulması ve eşanlı olarak analizlerin bu veri setine dayalı olarak yapılması epistemolojik açıdan daha anlamlı olacaktır. Yayınlanan makro ekonomik göstergeler ve özellikle Merkez Bankası verilerinin kamu üzerinde yarattığı algı da bizlerin malumudur. Zira, piyasa araştırmaları da bireylerin açıklanan istatistiklere “nasıl anlamlar yükledikleri” ve “nasıl yorumladıkları” konusunda benzer sonuçlar üretmektedirler. Kısaca ifade etmek gerekirse, bugün için Türkiye ekonomisi ve Merkez Bankası’nın yayınladığı rakamları baz alarak yapılan her türlü analiz ve değerlendirme (en azından Eylül 2021 tarihinden bugüne uzanan dönem için) için nitel yöntemler yetersiz kalmakta ve sonuçları da yanıltıcı olabilecektir. Bu nedenle, Türkiye makro ekonomisi ve Merkez Bankasını konu edinen ve son günlerin verisini kullanmak durumunda olan bilimsel çalışmalarda, sadece nicel yaklaşımın benimsenerek yapıldığı araştırmaların olası yanıltıcılığının azaltılabilmesine ihtiyaç vardır. Öyleyse; bilimsel çalışmalarda nitel yöntemlerin de mutlaka bu çalışmalara dahil edilmesi bir önerme olarak düşünülmelidir. Nitel yöntemlere neden ihtiyaç olduğu sorusuna cevap ise, aşağıda inceleneceği üzere nitel araştırmanın felsefesi, veri toplama ve analiz yöntemlerinde aranacaktır.
1980’li yılların başında nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı çalışmaların sayıları artmaya başladığını görmekteyiz. Daha çok eğitim, sosyoloji, antropoloji ve klinik çalışmalarda yoğun olarak nitel yöntemler kullanılmıştır. “Van Maanen (1979) çalışmasında nitel araştırma en kapsayıcı şekilde şöyle tanımlanmaktadır: “Nitel araştırma, bir şemsiye terim olup tanımlamaya, çözmeye, yorumlamaya ve anlamla ilgili terimlere ulaşmaya çalışan teknikleri kapsayan süreçler bütünüdür””. Nitel yaklaşımın nicel araştırmadan farklılıklarını felsefik olaark şöyle özetlenebilir: a) Bir teoriyi test etmek yerine kullanılan veri setinden yeni teori oluşturması veya araştırmayı şekillendirmek için bir teoriyi kullanmasıdır. b) Nicel araştırmanın aksine tümevarımcı bir yaklaşıma sahiptir. Veri setinden başlar ve tanımlamalara, teoriye ve bir modele doğru yönelir. c) Nicel araştırma sonuçları genelleştirir, nitel araştırma ise üzerinde çalışılan bireye, gruba, içeriğe, olguya odaklıdır. Daha mikro veya lokaldir. d) Nicel nitelikli bir araştırmada araştırmacının örneğin; verinin toplanması aşamasında bir müdahili yoktur, teorik olarak. Buna karşın, bu yaklaşım nicel araştırma bakış açısıyla pozitivist bir ideal olarak kabul görür ve nitel araştırmanın doğasına aykırı olduğu düşünülür. Gerçekte öne sürülen argüman, sosyal dünyanın da anlamlandırılabilmesi için nihayetinde araştırmacının “yansıtma” fonksiyonunu yerine getirmesi gerektiğidir. e) Örneklem tespitinde önemli farklılık mevcuttur. Zira; nicel yöntemler çok geniş, rassal ve sayısal olarak hacimli örneklem kullanırlar. Nicel yöntemler ise; sayı ile değil bilginin derin/kapsamlı olması üzerine kurgulanmaktadır.
Felsefik olarak farklar ortaya koyduktan sonra, “Temel Nitel Araştırma”, “Gömülü (Örtük) Teori” ve “Eleştirel Araştırma” yaklaşımlarının teorik olarak ilgili disiplinde en uygulanabilir nitel araştırma yaklaşımları olduğunu görmekteyiz. Hemen hemen her alanda uygulanma imkanı bulan bu yaklaşım, temel ve yorumsamacıdır. Bireylerin,[3] “gerçeği” sosyal dünyalarıyla etkileşimleri içinde nasıl inşa ettikleri üzerine yoğunlaşır. Yani, karşı tarafın olguyu, durumu vs nasıl ifade ettikleri ve yorumladıkları ile ilgilenir. Dolayısıyla, kurumların ve yöneticilerinin söylem, ifade, yazılı beyan, yayınlar ve benzerleri bir veri seti oluşturur ve gerçeğin inşası nitel olarak analiz edilebilir. Diğer yaklaşım/metodoloji olan “Gömülü (Örtük) Teori” diğer yöntemlerin aksine teori geliştirmeye odaklıdır. Bir şeyin zamanla nasıl değiştiği konusu araştırma sorumuzu oluşturuyorsa ve sürekli karşılaştırma metoduyla verilerin analizi kullanıldığından bu yöntem uygundur. Bu noktada, örneğin; araştırma sorusu üzerinden Eylül 2021’den günümüze uzanan dönem ile bir başka dönem (benchmark) karşılaştırılarak, neticesinde sadece bu dönem ve veri ile sınırlı tümevarımcı bir yaklaşımla teorik bir çerçeve geliştirilebilir. Son olarak, “Eleştirel Araştırma” yaklaşımı da ilgili disiplinde bilimsel araştırmalarda kullanılabilir. Amacı eleştirmek, meydan okumak, dönüştürmek ve güçlendirmek olduğundan, daha çok feminist, ırk ve cinsiyet konularının araştırılmasında kullanılmakla birlikte günümüzde diğer yöntemlerle birlikte kullanılabilen bir yöntemdir. Eleştirel nitel bir yaklaşım, güç ilişkilerinin nasıl bir grubun çıkarlarını arttırırken diğerlerininkini nasıl baskı altına aldığını irdeler ve gerçeğin doğası ve bilginin inşası ile ilgili sorular yöneltir. Örneğin; güvenirliği ve şeffaflığı sorgulanan makro ekonomik ve Merkez Bankası istatistiklerinin hangi odak gruplarını güçlendirdiği hangilerini sistem dışına çıkardığına ilişkin araştırma soruları geliştirilebilir ve analiz bu yönden ilerleyebilir.
Nitel araştırma yöntemlerinin güvenilir olmasında en belirleyici unsur veri toplama yöntemidir. Belge/Dökümanlar en pratik ve ulaşılması kolay veri toplama yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktayı detaylandırmak faydalı olacaktır. Şöyle ki; her türlü (şahsi ve kamu) belge ve doküman ki; günümüzde internet kaynaklı her türlü çevrimiçi ve dışı yazılı ve görsel materyal ampirik çalışmanın veri setini oluşturacaktır. İlaveten, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının sosyal medya hesap paylaşımları, bültenleri, basın açıklamaları, bu kurumların karar alıcılarının basın toplantıları, sosyal medya hesap paylaşımları, televizyon veya internet TV röportajları da veri setine dahil edilmelidir. Bu aşamada araştırma sorusu ile veri seti arasındaki uyum, ilgili araştırma sorularını oluştururken ve sorunları tespit ederken araştırmacının esnekliğine bağlıdır. Çeşitli kaynaklardan oluşan bu karmaşık veri seti, anlamlandırma, belirsizliklerin giderilmesi ve araştırma sorusu ile ilgili iç görünün geliştirilmesinde araştırmacıya olacaktır.
Nitel araştırmanın felsefik yaklaşımları ve bilgi toplama yöntemlerine ilişkin özet bir ilişkilendirme yaptıktan sonra, ekonomi/finans alanında nitel araştırma da kullanılabilecek analiz yöntemi üzerine birkaç önemli hususu detaylandırmakta fayda vardır. Son yıllarda bankacılık/finans alanında sıklıkla kullanılmaya başlayan nitel yöntem içerik analizi olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira, uluslararası saygınlığı olan dergilerde nitel analiz içeren ekonomi/finans makalelerinin sayısında son yıllarda artış gözlemlenmektedir. Tanım itibariyle, içerik analizi görüşmelerin, alınan notların, her türlü görsel ve yazılı vb. materyalin içeriğinin analizidir. Bu tür kapsam analizinde, olaylar, mekanlar, stiller, imajlar, anlamlar ve farklılıklar/benzerlikler anahtar kelime(ler) olarak süreçte fonksiyon yüklenir ve araştırma sorusuna ilişkin iç görüyü ortaya çıkarmayı hedefler. Ülkemiz ekonomi/finansı örneği üzerinden bakıldığında, ekonominin karar alıcılarının (Birey/Kurum) basın açıklamalarının/toplantıların/verilen mülakatların/TV programlarının sıklığı, çeşitliliği, kullanılan kelimeler veya kelime kalıpları veya grupları, kullanılan görseller, imaj vs. kategorileştirme ve değişkenler vasıtasıyla içerik olarak analiz edilir. Nihayetinde, hiyerarşik ilişkiler kurulabilir ve tümevarımsal teorilere ulaşılabilir. Belirtmek gerekir ki; video, canlı yayın, yazılı metinler, raporlar, görseller ve belki de görüşmelerden oluşan bu kadar karmaşık bir veri setinin günümüz dünyasında manuel yöntemler kullanılarak nitel veri içerik analizinin yürütülmesi oldukça zaman alıcı ve her şeyden önemlisi bilimsellikten uzaktır. Nvivo, Atlas.ti, Cassandre, MAXQDA, Transana vb. veri yönetimini son derece kolaylaştıran bilgisayar destekli nitel veri analizi programlarının kullanılması etkin ve verimli sonuçlar üretmektedir.
Ekonomi/finans alanında bugüne kadar göreceli olarak gözardı edilmiş nitel araştırma yaklaşımının günümüz bilimsel çalışmalarında daha sıklıkla kullanılmasına ihtiyaç vardır. En azından, Türkiye makro ekonomik ve Merkez Bankası verilerinin kullanıldığı araştırmalarda bu husus gözardı edilmemelidir. Ülkemiz makro ekonomik göstergeleri ve Merkez Bankası verilerindeki son dönemlerde gözlemlenen tutarsızlığın dönemsel ve sürdürülebilir olmadığı, mevcut parametreler ve yönetim ile sınırlı olduğu, yani; şahsına münhasır bir olgu ve dolayısıyla karmaşık bir veri setine dayalı bir örneklem teşkil ettiği varsayımı araştırmalarda benimsenmelidir. Bu varsayım, nicel araştırmanın temel felsefesi ile de örtüşmektedir. Sonuç olarak; sadece rakamlara indirgenmiş verinin değil içeriğin çözümlenmesine imkan tanıyan, rakamlara anlam kazandırabilen, “içgörüyü” ortaya koyma amacında olan, genelleme peşinde koşmayan ancak veriden teorik bir çerçeve çizme potansiyeli olan nicel araştırma yaklaşımı, ülkemiz dönemsel ekonomi/finans bilimsel çalışmalarına entegre edilmelidir. İlaveten, “çoklu yöntem” anlayışı çerçevesinde, nitel araştırma yöntemlerinin nicel araştırma yöntemleri ile desteklenmesi, bilimsel çalışmaların güvenilirliği açısından destekleyici bir öneme sahiptir.
Kaynaklar:
Creswell, J. V. (2021). Nitel Araştırma Yöntemleri Beş Yaklaşıma Göre Nitel Araştırma ve Araştırma Deseni, Çeviri Editörleri: M. Bütün ve S.B. Demir, Siyasal Yayınevi.
Eğilmez, Mahfi. Enflasyon Oranının İnandırıcılığı Sorunu, 5 Nisan 2021 tarihli www.mahfiegilmez.com yazısı.
Gürses, Emre. Yan yollu, Arka Kapılı, Örtülü Seyir. 29 Ocak 2022 tarihli T24 yazısı.
Merriam, S. (2018). Qualitative Research A Guide to Design and Implementation (Nitel Araştırma: Desen ve Uygulama İçin Bir Rehber). Çeviri Editör: S. Turan, Jossey-Bass.
Morse, J. M., Richards, L. (2013). Readme First for a User’s Guide to Qualitative Methods, Sage Publication.
Wright, S., O’Brien, B., Nimmon, L., Law, M., Mylopoulos, M. (2016). Research Design Considerations, Journal of Graduate Medical Education, February, 97-98.
[1] Gürses, Emre. Yan yollu, Arka Kapılı, Örtülü Seyir. 29 Ocak 2022 tarihli T24 yazısı.
[2] Eğilmez, Mahfi. Enflasyon Oranının İnandırıcılığı Sorunu, 5 Nisan 2021 tarihli www.mahfiegilmez.com yazısı.
[3] Kamu kurum ve kuruluşlarının karar alıcıları gerçek kişilerdir ancak bu kurumların her birinin tüzel kişilik olduğu nitel çalışmalarda gözönüne alınmalıdır.