Onbirinci Kalkınma Planı gecikmeli de olsa TBMM ye geldi ve kabul edildi. Hayırlı olsun.
Türkiye’nin Planlı Kalkınma öyküsü 1960 lı yılların başına dayanır. Gerçi Türkiye’deki PLAN uygulaması hiçbir zaman Sosyalist Plan anlayışı ile örtüşen bir yapıda olmamıştır. Daha çok Liberal Demokrat bir sistem içinde Ekonomiye bir PLAN PERSPEKTİFİ içinde bir yön verme uygulaması içinde cereyan etmiştir. Plan uygulamasında en temel nokta YÜKSEK PLANLAMA KURULU nun etkinliği olmuştur. Başlangıçta YPK nın yapısı Başbakanın başkanlığında 4 Bakan ve 4 Bürokratın (DPT Müsteşarı ve üç Daire başkanı) özellikle Yatırım kararlarında kaynakların etkin kullanımını sağlamaya yönelik hassasiyetleri ön planda olmuştur.
Yaklaşık 16 yıl çalıştığım DPT de gözlemledim ki; gerek Süleyman Demirel gerek Turgut Özal Liberal düşüncede olmaların rağmen DPT den azami ölçüde istifade etmişler, Bürokraside koordinasyonu sağlamada ve işleyişin hızını yükseltmede Planlama Uzmanlarına etkin bir biçimde fonksiyoner kılmışlardır. Bugün yeni hükümet sisteminde yavaş işleyişin nedenlerini bir ölçüde DPT’nin kapatılması ve Strateji ve Bütçe Başkanlığı adı altında daha küçük ve icrai bir kuruma dönüştürülmesinde aranması gerektiğine inanıyorum.
Bununla beraber bu yapısı ile bir Kalkınma Planı hazırlayıp TBMM ye sunması önemlidir. Bu planda çok güzel tespitler ve hedefler sözkonudur. Ama hedeflere gelmeden önce gerçekleşmelere ilişkin birkaç kelime söylemekte yarar vardır. Genellikle tüm geçmiş plan uygulamalarında bire bir gerçekleşme sözkonusu olmamıştır. Ancak 10. Plan hedefleri ve gerçekleşmeleri arasında çok ciddi bir sapma vardır. Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere Gerçekleşmeler plan hedeflerinin çok gerisinde kaldığı için 11. Plan hedefleri de 10. Plan hedeflerinin gerisine düşecek bir realiteye dönüşmüştür. Bu da 5 yıllık heba gibi bir anlamı mündemiçtir.
Bu tespiti yaptıktan sonra dileğimiz, Kuruluşlar arası koordinasyon görevini daha etkin hale getiren bir SBB kuruluşu ile Uzmanlarına değer ve yetki veren bir yapı oluşturarak 11. Kalkınma Planının hedeflerine ulaşmada daha iyi bir yol alınmasıdır.
Saptanan fiziki hedeflerin dışında bu planda HUKUK DEVLETİ, DEMOKRATİKLEŞME VE İYİ YÖNETİŞİM bölümünde “Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması, ekonomik ve sosyal refahın artırılması hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim ilkelerinin devlet tarafından güçlü bir şekilde sahiplenilmesi ve etkili bir biçimde uygulanmasıyla mümkündür.” denilmektedir. Aynı şekilde “…Yeni hükümet sisteminin de temelini oluşturan insan merkezli kalkınma anlayışının sonucu olarak Hukuk Devleti ve Demokratikleşme, Planın temel eksenlerinden biri olarak belirlenmiştir. Yasama, yürütme ve yargının hukuka bağlı olduğu, temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altında bulunduğu, idarenin tüm işlem ve eylemlerinin yargı denetimine açık olduğu, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile kanun karşısında eşitlik ve sorumluluğun benimsendiği, vatandaşlara etkin hak arama yollarının sağlandığı hukuk devleti anlayışının daha da güçlenmesi, kurumsallaşması ve pekişmesi Plan döneminin en önemli önceliklerden birini oluşturmaktadır.” şeklindeki ifadeyi önemsiyor ve anlamlı buluyorum. Bu hedeflere ulaşmayı fiziki hedeflere ulaşmaktan da daha öncelikli görüyorum.
Mehmet Sıddık Ensari
TEMAR Başkan Vekili