VERİMLİLİK VE GİRDİ ÇIKTI ANALİZİ

31 Ağu    Uzman Görüşü

VERİMLİLİK VE GİRDİ ÇIKTI ANALİZİ

Firmalar her zaman ne kadar verimli çalıştıklarını merak etmişlerdir. Çünkü verimli olmak kar, piyasa payı ve başarı demektir. Geleneksel olarak firmalar verimliliklerini ölçmek için çoğunlukla rasyo analizleri kullanmışlardır. Rasyo analizlerinde de kendi verilerini sektör ve/veya rakiplerle karşılaştırmışlardır. Rasyo analizi tek başına çok şey söylemekle beraber, firmaların tam manasıyla verimliliklerini ölçmemekte, sadece finansal rasyoların durumuna ilişkin bilgiler içermektedir.

Özellikle bilgisayarların gelişmesi ve buna paralel olarak yazılımların da gelişmesiyle beraber, manuel olarak uygulanması neredeyse imkansız olan matematiksel metotlar da firmaların verimliliklerinin löçümünde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bu metotların başında kısaca DEA (Data Envelopment Analysis) olarak isimlendirilen ve 1978 yılında geliştirilen bir teknik kullanılmaktadır.

Parametrik olmayan bir teknik olan DEA ile, aynı işkolunda bulunan firmaların aynı girdileri kullanarak aynı çıktıları elde ettikleri gerçeğinden hareketle, hangi firmaların en düşük girdiyle aynı çıktıyı veya en yüksek çıktıyı aynı girdiyle elde ettiği hesaplanmaktadır. Bunu sağlayan firma/firmalar en verimli firmalar olarak değerlendirilmektedir. En verimli firmanın katsayısı “1” e eşittir. Diğer firmaların verimsizlikleri de buna göre hesaplanmaktadır.

Her tür sektöre çok rahatlıkla uygulanabilen DEA tekniği detaylı bir ön çalışma gerektirmektedir. Bu detaylı ön çalışmada sektörün karakteristik özellikleri ve üretimde kullanılan girdi ve çıktılar belirlenmektedir. Bu aşamadan sonra ise sektördeki firmaların verimlilikleri göreceli olarak hesaplanabilmektedir. Üçüncü aşamada ise verimsiz firmaların kendilerini geliştirme imkanları araştırılmaktadır.

Yapılan bu verimlilik hesaplamaları özellikle verimsiz bulunan firmalara faaliyetlerini gözden geçirme imkanı verebilmektedir. Bu gözden geçirme, girdi minimizasyonu ve/veya çıktı maksimizasyonuna odaklanabilmektedir. Verimsizliğe neden olan eksikliklerin belirlenmesi ise firmalara bu problemleri ortadan kaldırma imkanı verebilmektedir.

Sektörel bazda uygulanabilen DEA bir çok şubeye sahip firmalarda (bankalar gibi) firma içi analizlerde de kullanılabilmektedir. Bu kapsamda, DEA ile verimsiz şubeler tesbit edilirken, bu şubelerin neden verimsiz olduğuna ilişkin de bilgiye ulaşılabilmektedir.

DEA ile yapılan analizler bununla sınırlı değil. İlave olarak verimlilik ile firma büyüklüğü arasındaki ilişkinin yanı sıra, verimlilik ile hizmet yelpazesi arasındaki ilişki de analiz edilebilmektedir.

Bu analizlerle optimum firma ve/veya şube büyüklüğü tesbit edilebilirken, firmaların ölçeğinin azaltılıp/arttırılarak verimlilik artışı sağlanabilmektedir. Öte yandan verilen hizmet yelpazesi ile verimlilik arasındaki ilişki analiz edilerek firmaların ürün/hizmet yelpazelerini optimum genişliğe getirmek te mümkündür. Burada özellikle, bankaların bireysel, ticari ve kurumsal şubeler şeklinde mi yoksa tek tip şube şeklinde mi hizmet etmelerinin daha verimli sonuçlara ulaştığının cevabı da aranabilmektedir.

DEA’nın daha pek çok amaç için kullanılabildiğini ifade ederek tüm firmalarımıza verimli çalışmalar diliyorum.

Prof. Dr. Mehmet Hasan EKEN